Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Canavar, gece yarısından hemen sonra çıktı ortaya. Bütün canavarlar gibi.
"Orgeneral Mustafa Muğlalı.Van'ın Özalp ilçesinde reisi Mehmet Misto olan aşiretten 33 kişiyi 30 Temmuz 1943 günü gece yarısından sonra tutuklayıp yargılama yapmadan elleri kolları bağlı, infaz eden kişidir. ...Ahmed Arif'in 33 Kurşun şiiri de onlar üzerine yazılmış."
Reklam
Geceleri İhyâ Etmek***
Olgunluğa erişmiş mü'minler için geceler, derûnundaki sükünet ve feyz dolayısıyla müstesna bir ganîmettir. Bu ganîmetin kıymetini lâyıkıyla bilenler bilhassa gece yarısından sonra bütün mahlükâtın istirahate çekilerek, âlemi derin bir sükûnetin kapladığı hengâmda, duâ, ibâdet ve yanık ilticâlarla Rablerine yönelmenin en feyizli zemînini bulurlar. Hazret-i Mevlânâ, gecelerde yaşadığı aşk ve vecdi Dîvân-ı Kebirinde şöyle mısralara döker: <Sâkî! Kadehi, aşk-ı ilâhî ile doldur! Mestâneye, ekmek sözü etmekten uzak dur! Sun kevseri, kansın suya hep teşne gönüller, Deryâda yüzen canlı, sudan başka ne ister. Doldur o şerâbdan, yine doldur, yine bir sun! Dursun gece, ey dost onu durdur, ne olursun! Vur uykumu zincirlere vur, geçmesin anlar. Varmaz gecenin farkına, varmaz uyuyanlar> Gece ve seherleri uyanık geçirmek husûsunda Cenâb-ı Hak, kendisinden sakındıkları için ilâhî nîmetlere mazhar olacaklarını beyân ile medhettiği o bahtiyar kulları hakkında şöyle buyurur: "O muttakiler, geceleri pek az uyurlar, seher vakitlerinde de istiğfâra devam ederlerdi." (ez-Zariyât, 17-18) "(O Rahmân'ın kulları ki,) Rablerinin huzûrunda kıyâma durarak ve secdelere kapanarak gecelerini ihyâ ederler." (el-Furkân, 64 Diğer bir âyet-i kerîmede Cenâb-ı Hak şöyle buyurur: "(Ey Rasûlüm!) Allah, (gece namaza) kalktığın vakit Sen'i ve secde edenler arasında dolaştığını görüyor..." (eş-Şuarâ, 218-219 ************
Sayfa 190
Uykusuzluk
Gece yarısından sonra saatlerce uyuyamıyordum ve gürültülü kalabalıktan daha tesirli darbelerle üzerime vuran yalnızlığım uykumu kaçırıyordu.
Sayfa 625 - Ebook
Şeyhülislamlık makamı tarafından Meclis-i Meşâyıh’a gönderilen uyarı niteliğindeki yazıdan meclisin yapmış olduğu teftişler, uyarılar ve bir takım yasaklamalara rağmen, tekkelerin denetim ve kontrolünün tam olarak sağlanamadığı anlaşılmaktadır. Nitekim meclise gönderilen tebligatta gerek Meclis-i Meşâyıh gerek tekke şeyh ve dervişleri uyarılmakta
Bir zamanlar...
"Böyle sabahleyin erken kalkıp da şu keyfi yetiştirmek! "Hoşunuza mı gitti Madam?” "Vallah pek âlâ! Ben hemen diyebilirim ki, müddet-i ömr, sabahtan evvel kalkmamışımdır. Ne hoş, biz biliyoruz ki, şimdi bir saat sonra sabah açılacak ve biz de onu göreceğiz. Öyle değil mi?” "Hem de deniz üzerinde göreceğiz.” "Üşümez miyiz ya?” "Kürkler var,ihramlar var, şallar var, paltolar var. Ne üşüyeceğiz! Bahusus ki,r om dahi var.” "Vallahi pek hoşuma gidiyor. Râkım sana doğrusunu söyleyeyim mi? Türklerin her hâli, Avrupa'nın her hâlinden iyi.” "Yok Madam, pek de öyle değil a! Vâkıâ bizde kış mevsiminde her sabah böyle bir zevk etmek olur ama Avrupa'nın da zevkleri fena mıdır ya?” "Yalan söylemiyorum Râkım, vallah ciddi söylüyorum. Vâkıâ Avrupa'nın dahi eğlencesi çoktur ama "monoton” daima bir siyak üzeredir. Bir kere kış geceleri uzun olduğu zaman alafranga saat on ikiden yani gece yarısından evvel yatılmaz. Hele saat ikiye kadar da oturulduğu olur Ya! Bu hâlde uyandığımız zaman yine ortalığı gündüz olmuş buluruz. Yani demek isterim ki, biz tabiatın yalnız bir akşam letafetinden Sabahı, o sabah ki tabiatın uykudan uyanması demektir, o güzel sabahı temaşadan hemen dâimî suretle mahrum kalırız.”
Sayfa 157Kitabı okudu
Reklam
sabah vakit daha kolay geçer, müzik dinleyip kitap okurum, öğleden sonra hiçlik başlar, akşama doğru pekişir, güneş battığında kitaplar, müzik ve yeryüzü düşmandır artık bana. Gecenin olgunluğu yeniden insan kılığına sokar, çoğu insan gibi gece yarısından sonra uyurum.
Sayfa 34 - Can YayınlarıKitabı okudu
1960-1975 YILLARI ARASI 1960'ta ilk ihtilal. Türkçülerde yine ümit ve hareketlenme var. İhtilalin içinde yer alan Alparslan Türkeş ve arkadaşlarının tasfiyesine rağmen ümitler kırılmamış. Türk milliyetçileri siyasete giriyor. Atsız ve Türkçüler, Türkeş'in arkasında. 1970'ler, soğuk savaşın en şiddetli rüzgârlarının estiği yıllar.
Sığınağın içindeki Adolf Hitler, sonuna kadar ümidini yitirmemiştir. O, Alman zaferine inanmaya devam ederken, Ruslar Berlin’i çepeçevre kuşatıyorlardı. Sovyet askerleri başkentin dörtte üçünü işgal ettikleri anlarda, Hitler hâlâ Wenck’i imdada çağırıyordu. Wenck gelecek, düşmanı kendi ülkesine kadar kovalayacaktı. Ortada yalnız Adolf Hitler’in
Tehlikeli hakikatlerin baş döndürücü sarhoşluğu gece yarısından sonra başlar.
Reklam
''Gece Yarısından Sonra İstanbul'da Satılan Güllerin İstanbul'da Kaldığına Dairdir.''
Sayfa 130
Zaten dünyanın neresinde olursa olsun, gece yarısından sonra sokaklarda bir başına dolaşan kesinlikle yabancıdır. Kendisine hiç de kucak açmamış bu yeni diyarı, karanlığı da ardına alıp yabani yabani seyretmekte, onu buralara dek kaçırtmış geçmişin yüküyle iki büklüm, ha bire dolanmaktadır.
"Gece yarısından sonra zamanın kendine özgü bir akışı vardır."
Sayfa 61 - Doğan Kitap
Brüksel’deki Moda Moda isimli sado-mazo barın müdavimlerinden birini tanımıştım. Evli ve üç çocuklu bir adam. İçinde önlenemez bir istek vardı gerçek bir kaltağa dönüşebilmek için. Tek arzusu bir fahişe olabilmekti. Koridorlarında dolandığım hastaneye geldiği zaman gecenin ilerisinde, derin kesiklerini diktirmek için, iç çamaşırından hijyenik ped
İstanbul'da tifüs, memlekette zelzele, dışarıda harp, ben sana âşığım: İşte 1942 senesinin 21 Haziranı'nın gece yarısından sonra saat üç buçukta uyanık, beyaz şimşeklerin çaktığı, yağmurlu bir gecenin sana tebliği:
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.